Logo
Çağ Üniversitesi
03.12.2025

ZARARLI GEÇİŞ ENGELLENEBİLİR

Prof. Dr. M.Tevfik ODMAN tarafından

Özellikle Montreux Konferansı tutanakları incelendiğinde Türkiye'nin egemenliğine dayalı yetkilerinin saklı tutulmasını gösteren bir hükmün sözleşmeye konulmasını talep ettiği, ancak sözleşmenin hükümleri saklı kalmak kaydıyla ülkesi ve karasularında egemenliğinin ve dolayısıyla Boğazlar'dan geçen gemiler üzerinde bazı yetkilerinin devam ettiği ve geçişin "zararsız geçiş" olması koşulunda bir tereddüt olmadığı için böyle bir hükmün düzenlenmesine gereksinim duyulmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda "zararsız geçiş" kavramına açıklık getirmek gerekmektedir.

1930'da La Haye Kodlaştırma Konferansı'nda düzenlenen metnin 3. maddesinde zararsız geçiş menfi yönden ele alınarak "Gemi bir sahil devletinin karasularını bu devletin güvenliğine, kamu düzenine ya da mali çıkarlarına zarar verecek bir fiil ika etmek amacıyla kullanıyorsa, geçiş zararsız sayılmaz" şeklinde tanımlanmış, 1958 sözleşmesinin 14. fıkrasında da "geçiş kıyı devletinin barışına, düzenine ya da güvenliğine bir halel getirmediği sürece zararsızdır" şeklinde açıklanmıştır.

Birleşmiş Milletler 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesinin 2. kısmının 3. bölümü, karasularından zararsız geçişi düzenlemekte ve 19. maddesi "zararsız geçiş" kavramına açıklık getirmektedir. Bu maddenin 1. fıkrası 1958 sözleşmesinin 14. maddesine paralel olarak "Geçiş, kıyı devletinin barışına, düzenine veya güvenliğine zarar vermedikçe zararsızdır. Geçiş bu sözleşmenin hükümlerine ve uluslararası hukukun diğer kurallarına uygun şekilde gerçekleştirilecektir" şeklinde düzenlenmiştir.

Bu açıklamalar ışığı altında, geçişin zararlı hale dönmesi veya büyük tehlikeler arz etmesi ve kıyı devletinin güvenliğine zarar verecek boyuta ulaşması halinde, artık zararsız geçişten söz edilmesi mümkün olamayacağından buna müdahaleye ve geçişi engellemeye kıyı devleti olan Türkiye'nin hakkı olduğu kabul edilmelidir.

Egemen Eşitlik

Bir kez daha vurgulamak gerekirse, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 2. maddesine göre Birleşmiş Milletler Teşkilatı, üyelerinin egemen eşitliği üzerine kurulmuştur. Sözleşmedeki "egemen eşitlik", devletlerin hukuki bakımdan eşit olduklarını, her devletin haklarından tam egemen olarak istifade ettiğini; devletin şahsiyetine, ülke bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına saygıyı; devletin uluslararası görev ve yükümlülüklerini uluslararası düzen içerisinde yerine getirmesini ifade etmektedir. Sözleşmede vurgulanan egemenlik ve bağımsızlık hakkı ve bunlarla ayrılmaz bir bütün oluşturan eşitlik ve varlığını koruma ve geliştirme hakları devletlerin vazgeçemeyecekleri asli haklarını oluşturmaktadır. Bu bakımdan salt bazı devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye'nin güvenliği aleyhine Kafkasya petrolünü tankerlerle Boğazlar'dan geçirmeye kalkışması, yukarıda belirtilen asli hakların ihlali ve ortadan kaldırılması niteliğinde mütalaa edilmelidir.

1993 yılı itibariyle elli bin civarında geminin transit geçtiği, şehir hatları vapurları, deniz otobüsleri ve dolmuş motorlarının her gün karşılıklı binden fazla sefer yaptığı, özellikle dar bir su yolu olan ve bazı kesimlerinde kuvvetli ters akıntılar bulunan, kışın zaman zaman yoğun sis tabakasıyla kaplanan İstanbul Boğazı'nın son yıllarda gemi tonajlarındaki büyüme ve artan deniz trafiği yanında ayrıca devasa petrol tankerlerinin geçişini sağlaması pratik açıdan mümkün değildir. Bu çerçevede hükümetin; Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya petrolünün Boğazlar'dan taşınmaması için yoğun temas içinde bulunması ve bu amaçla Dünya Denizcilik Örgütü'nden bir karar çıkarmaya çalışması takdir edilmesi gereken çabalardır. Basından edinilen bilgilere göre Türkiye'nin Boğazlar'dan petrol taşınmasının sakıncaları konusunda BOTAŞ’a yaptırdığı araştırma sonuçlarını almasından ve petrol ile ilgili konsorsiyumun bağımsız bir İngiliz şirketine yaptırdığı araştırmadan sonra bu şirketin de "Kesinlikle Boğazlar'dan gemi ile petrol taşınmamalı" raporu vermesi Türkiye açısından büyük değer taşımaktadır.

Başbakanın, Rusya Büyükelçisi Albert Çernişev’e "İstanbul Boğazı'nın Orta Asya petrollerinin sevkini kaldıramayacağını" belirterek "Boğazlar'dan geçiş yok" mesajını vermesi, hükümetin bu kararlılığını sürdürmesi halinde, gerek hukuki gerekse fiili olarak Boğazlar üzerindeki hak ve yetkilerimiz yönünden avantaj bizde kalacaktır. Kaldı ki, "Montreux'yü değiştirmek için masaya oturmayız" şeklinde beyanda bulunan Çernişev’e, Türkiye'nin sözleşmeyi 28. maddesi uyarınca her zaman feshetme hakkı olduğunu hatırlatmakta yarar umulmaktadır. Anılan madde uyarınca her zaman yapılabilecek fesih ihbarının Fransa'ya bildirilmesinden iki yıl sonra sözleşme kendiliğinden feshedileceğinden Çernişev’in masaya oturmama iradesi herhangi bir hukuki değer taşımamaktadır.

Amacı, karşıt görüşlerin ve çıkarların bağdaştırılması olan hukukun, tüm devletlere istisnasız tanıdığı serbest geçiş ilkesinden yararlanma hakkı için Türkiye'nin güvenliği açısından egemenlik hakkına dayalı bazı yetkileri kaldırdığını ileri sürmek mümkün değildir. Zira, haklı çıkarların korunması, tüm ulusal ve uluslararası hukukun görevidir. Başta Rusya olmak üzere petrolün tankerlerle taşınmasında ısrar eden diğer devletlerin, kısa vadeli çıkarlarını bir yana bırakarak konuyu, Türkiye ve Montreux Sözleşmesi yanında özellikle uzun vadeli olarak geniş bir perspektif içinde değerlendirmeleri, Boğazlar'dan geçişin herhangi bir nedenle engellenmesi durumunda bunun dünya ekonomisine yansımalarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.

Hukukun, tüm devletlere istisnasız tanıdığı serbest geçiş ilkesinden yararlanma hakkı için Türkiye'nin güvenliği açısından egemenlik hakkına dayalı bazı yetkileri kaldırdığını ileri sürmek mümkün değildir. Zira, haklı çıkarların korunması, tüm ulusal ve uluslararası hukukun görevidir.

Kaynakça

Aydoğan Özman (Çev.). (1984). Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi. İstanbul Deniz Ticaret Odası Yayınları.

Çelik, F. E. (1987). Milletlerarası Hukuk (İkinci kitap). İstanbul.

Smith, H. A. (1967). Deniz Hukuku ve Teamülü (A. Kerse & Y. Önel, Çev.; 3. bs.). İstanbul.

Colombos, J. (1967). The International Law of  The Sea (6th ed.). Edinburgh.

Parla, R. (1985). Belgelerle T.C.’nin Uluslararası Temelleri: Lozan, Montreux, Türkiye'nin Komşularıyla İmzaladığı Belgeler. Lefkoşa, KKTC.

Baxter, R. R. (1964). The Law of International Waterways. Harvard University Press.

Meray, S. L. (1976). Montreux Boğazlar Konferansı Tutanaklar-Belgeler.

İnan, Y. (1986). Türk Boğazlarının Siyasal ve Hukuki Rejimi. Ankara.

Prof. Dr. M.Tevfik ODMAN

YAZAR HAKKINDA