Logo
Çağ Üniversitesi
26.10.2025

KAFKAS PETROLLERİ VE BOĞAZLAR

Prof. Dr. M.Tevfik ODMAN tarafından

Uluslararası boğazlar içinde jeopolitik ve jeostratejik konumu itibarıyla farklı bir yere ve deniz ulaşımı yönünden büyük bir öneme sahip olan Türk Boğazları; güvenlik, kaçakçılık, kirlenme ve deniz trafiği gibi zabıta yetkisine dayalı düzenlemeler ve uygulamalar nedeniyle tartışma konusu olarak güncelliğini sürdürmektedir.

Bu tartışmalar daha ziyade, barış zamanında Boğazlar'dan serbest geçiş hakkını kullanan yabancı ticaret gemileri hakkında Türkiye tarafından alınacak önlemler ve bunlarla ilgili kurallar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Özellikle bugünlerde, Azerbaycan ve Kazakistan'dan Akdeniz'e boruyla akıtılması gereken petrolün, büyük tankerlerle İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından taşınmasına güvenlik yönünden karşı çıkan Türk görüşüne tepki gösteren ve bunu Montreux Boğazlar Sözleşmesi'ne dayandıran Rusya'nın görüşleri konuya yeni boyutlar kazandırmaktadır.

Zira, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Albert Çernişev, Boğazlar'dan petrol geçişini sınırlamaya hazırlanan Türkiye'ye bir tür uyarıda bulunarak “Montreux Antlaşması ile sağlanan Boğazlar'dan serbest geçiş statüsü mutlaka korunmalıdır. Montreux'u değiştirmek için çağırırsanız masaya oturmayız.” mesajını vermektedir. Bu durumda Türkiye'nin hukuki yönden sahip olduğu imkân ve kabiliyetleri açık bir biçimde ortaya koyabilmek için Türk Boğazlarının hukuksal rejimini düzenleyen 20 Temmuz 1936 tarihli Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile gerek uluslararası hukuk, gerekse ulusal hukukumuzun birlikte incelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.

Montreux Boğazlar Sözleşmesi önsözünde, boğaz teriminin Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı'nı kapsadığı belirtildikten sonra 1. maddesiyle de “Yüksek Akit Taraflar Boğazlar'da denizden geçiş ve ulaşım serbestliği ilkesini kabul ve teyit ederler.” prensibini koymaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze değin tarih boyunca Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Karadeniz Boğazı bir bütün olarak değerlendirilmiş ve iki boğaz arasında kalan Marmara Denizi etrafını çevreleyen toprakların tümünün Türkiye'ye ait olması nedeniyle iç deniz olarak kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı görüşmelerinde de Türk temsilciler tarafından Marmara Denizi'nin bir iç deniz olduğu vurgulanmıştır. Bu durum karşısında, Türkiye'nin iç sularda hâkim olduğu hakları Marmara Denizi'nde, karasularında sahip olduğu haklarını ise Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarında uluslararası deniz hukukunun kurallarıyla bağdaştığı ölçüde uygulama imkân ve kabiliyeti bulunmaktadır.

Serbestlik ilkesi, sözleşmenin 2. maddesinde, “Barış zamanında ticaret gemileri, bayrak ve yükleri ne olursa olsun, gündüz ve gece aşağıdaki 3. maddenin hükümleri saklı kalmak üzere, hiçbir merasime bağlı olmadan Boğazlar'dan geçiş ve ulaşımda tam serbestlikten yararlanacaklardır.” biçiminde ifade edilmekte ve sadece kılavuzluk ve römorkaj hizmetinin isteğe bağlı olduğu vurgulanmaktadır.

3. madde ise gemilerin sağlık denetimiyle ilgili kuralları düzenlemekte ve gemilerin Boğazlar'dan geçişleri sırasında başka hiçbir şekilde durdurulamayacaklarını belirtmektedir. Görüldüğü üzere, salt bu iki madde çerçevesinde serbest geçiş ilkesi, barış zamanında ticaret gemilerinin sağlık denetimi dışında hiçbir merasime tabi tutulmaksızın Boğazlar'dan geçmesinin, başka bir anlamla Türkiye'nin savaş veya kendisini bir savaş tehlikesi altında görmemesi halinde geçişi engelleyememesini, Boğazları geçişe kapatamamasını ifade etmektedir.

Hükümetin; Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya petrolünün Boğazlar'dan taşınmaması için yoğun temas içinde bulunması ve bu amaçla Dünya Denizcilik Örgütü'nden bir karar çıkarmaya çalışması takdir edilmesi gereken çabalardır.

Kaynakça

Odman, M. T. (1993, Ağustos 29). Kafkas Petrolleri ve Boğazlar. Cumhuriyet.

Prof. Dr. M.Tevfik ODMAN

YAZAR HAKKINDA