TÜRKİYE'NİN AVRUPA'DA TANITILMASI
Dr. Ali Engin OBA
T.C. Dışişleri Bakanlığı
Kültür İşleri Genel Müdürlüğü
I- Ülkemizin tanıtılması Türkiye’nin dış politika önceliklerinden birini teşkil etmeye devam etmektedir. Avrupa Topluluğuna 14 Mayıs 1987'de yapılan tam üyelik başvurusu ile ülkemizin tanıtılması özel bir önem kazanmıştır. Bu amaçla Fransa’ya, Almanya’ya, İngiltere’ye, ABD ve Avrupa Topluluğu’na yönelik faaliyetle tanıtma firmalarının hizmetlerinden yararlanıldığı bilinmektedir.
Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası ilişkilerde yeni bir sayfa açılırken Türkiye’nin tanıtılması güncelliğini korumaya devam etmektedir. Olgular, yenilenen jeopolitik veriler Türkiye’nin önemini artırırken Avrupa’da kendimizi gerçekçi göstermek sorunu aynı şekilde önemini muhafaza etmeye devam etmektedir. Nitekim, yeni dönemin jeopolitik değerlendirmesini yapmaya çalışan bir yazar Türkiye’nin Avrupa’da yarattığı korkunun tarihsel nedenlerini araştırmakta, Avrupa’da Türkler hakkında mevcut olumsuz imajın kökenine inmeye çalışmakta ve bununla ilgili çeşitli verileri ortaya koymaktadır.
Avrupa’da Türkiye’nin tanıtılması Batı’nın ülkemizi nasıl algıladığı ile doğrudan ilgilidir. Avrupalıların ülkemiz aleyhindeki önyargıları Türklerin Avrupa ile iç içe yaşamalarının doğurduğu ilişkilerin bir sonucu olarak oluşmuş bulunmaktadır. Dinsel rekabet zemininin yarattığı olumsuz etkiler bu önyargıların pekiştirilmesine neden olmuştur. Bu önyargıların değiştirilmesi için ciddi ve sistemli bir çalışma ve faaliyet ile programlı, geniş çaplı tanıtım gerekmektedir. Başka bir deyişle, Batı’nın ülkemiz hakkındaki genellikle olumsuz imajının giderilmesi için sadece devletin faaliyetini beklemek yetersiz bir tutum olacaktır. Türkiye’nin tanıtılması konusu bütün toplumumuzu ilgilendiren bir dava olarak ortada durmaktadır. Özellikle aydınlarımızın bu hususta öncülük rolünü üstlenmeleri gerekmektedir. Çeşitli kurumlarımızın, Hükümetlerarası ve Hükümetlerdışı örgütlerimiz ile Üniversitelerimizin, diğer bilimsel kurumlarımızın, basınımız ile Avrupa ülkeleri ile geçici temaslarda bulunan vatandaşlarımızın bu amaçla yapacakları bilinçli çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Türklerin, Orta Avrupa’ya kadar olan bölgeyi, Balkanları yüzyıllar boyunca yönetimleri altında tutmuş bulunmaları sonucu Türk kültürünün Avrupa kültürü üzerindeki etkisi inkar edilemez. Ülkemizin olumlu şekilde tanıtılması bakımından bu olay önem taşımaktadır. Aynı şekilde çağdaş Türkiye’nin kültürel tanıtımı bir kültürel sürekliliğin modern unsurlarla kurulması açısından ülkemizi olumlu bir imaj ile yakından ilgilidir.
Bu yazıda Türkiye’nin Avrupa’da tanıtılması ile ilgili faaliyetin içeriği ve bu çerçevede üzerinde durulmasında yarar gördüğüm konuları ele almak istiyorum.
II- Türkiye’nin Avrupa’da tanıtılmasına yönelik faaliyet ülkemizin turizm, kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasal tanıtımlarını içermekte; amaç olarak da Avrupa’da Türkiye’ye ait önyargıların ortadan kaldırılmasını, Türkiye’nin Avrupa’nın bir üyesi olarak kabul edilmesini, Avrupa Topluluğu ile Batı Avrupa Birliği ile bütünleşmesinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunulmasını hedeflemektedir.
Bu hedeflerin gerçekleşmesi amacıyla Avrupa ülkelerindeki faaliyet Türkiye ile ilgili şahsiyet ve kurumlardan, kitle iletişim araçları, özellikle basın ve televizyondan, bu ülkeler parlamentolarına dönük Türk dostlarından, Türkiye’ye yakınlık duyan çeşitli dernekler ile aktif faaliyetlerdeki örgütlerden, Türk işadamları ve basın mensuplarından, Türk asıllı parlamenterlerden ve bunların derneklerinden yararlanmayı öngörmektedir.
Basın ve televizyondan daha fazla yararlanılma yolları aranmalı, Türk vatandaşlarının Avrupa’da örgütlenmesi için çalışmalıdır. Avrupa üniversitelerindeki Türk öğretim görevlilerinden, Türk tarihi, edebiyatı ve dili ile ilgili enstitülerden, doktora öğrencilerinden yararlanılması tanıtım için vazgeçilmez bir husustur.
Türkiye’nin Avrupa’da tanıtılmasında göz önünde bulundurulabilecek stratejik elemanları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Türkiye bugün AGİK forumlarında da aktif bir rol oynamakta, iç mevzuatını bu forumun belgeleriyle uyumlu hale getirmeye çaba harcamaktadır.
Kriz sonrasında da Türkiye, Irak Kürtlerinin açılarının dindirilerek, bunların Irak kuvvetlerinin imhasından kurtarılmak için daha sonra da Avrupa Topluluğunca da benimsenen “Güvenlikli Bölge” kurulmasını önermiş, bu amaçla “Operation Provide Comfort”a katılarak diğer üç Koalisyon üyesi olan İngiltere, ABD ve Fransa ile işbirliğinde bulunmuştur.
III- Türkiye’nin Avrupa ülkeleri Parlamentoları ve Avrupa Parlamentosu üyeleri ile ilişkilerinin geliştirilmesine özel bir önem verilmelidir.
Avrupa ülkeleri Parlamentoları üyeleriyle Türkiye’nin ilişkilerinin yaygınlaştırılması, parlamentolarda temsil edilen diğer siyasi partiler ile münasebetlerin geliştirilmesi yolları denenmelidir. Aynı çerçevede Avrupa toplumlarında ağırlıklı yeri olan Kilise çevreleriyle de gerekli temas ve iletişimde bulunulmalıdır. Bu amaçla Avrupa’da yerleşik Türk vatandaşları kuruluşlarından da yararlanılmalıdır.
Türkiye’nin Avrupa Parlamentosu’nda tanıtılmasıyla ilgili olarak bu forumda Türkiye aleyhindeki gelişmelerin engellenmesinde ve Türkiye’ye dost bir grubun oluşturulmasında Avrupa Parlamentosu üyelerinden yararlanılması öngörülmelidir.
Avrupa Parlamentosu’na yönelik bu faaliyet için profesyonel PR kuruluşları ile işbirliği yapılmalıdır.
Avrupa Parlamentosu üyelerinin ülkemiz lehinde tutum takınmalarına zemin hazırlamak için, ülkemizin tanıtılmasına yönelik politika çerçevesinde, Parlamento üyeleri ile temaslarımızın arttırılmasına çalışılmalıdır.
Türkiye’de meydana gelen olumlu gelişmeler, tüm milletvekilleri meyanında Avrupa Parlamentosu üyelerinin de dikkatine sunulmalıdır.
Türkiye’nin Avrupa Topluluğu'na ve Batı Avrupa Birliğine tam üyeliğinin Avrupa için önemi, Balkanlar, Orta Doğu ve Orta Asya-Kafkasya boyutları ile, Avrupa Parlamentosu üyelerinin dikkatlerine sunulması için çeşitli olanaklar kullanılmalıdır.
IV- Türkiye, ekonomisini liberalleştirerek, Batı kapitalizmi ile bütünleşmektedir. Bu çerçevede olarak, Avrupa ülkeleri ile ticaretini ve iktisadi ilişkilerini artırmaktadır. Türkiye, Avrupa için önemli bir ticari partner halini almaktadır.
Avrupa ülkelerinden ülkemize gelen turist sayısı da artış göstermektedir. Bu husus, Türkiye’de meydana gelen olumlu gelişmelerin Avrupalılar tarafından da görülerek Türkiye’nin daha iyi tanınmasını mümkün kılacak ve Avrupa’daki bazı çevrelerde Türkiye aleyhinde mevcut bulunan peşin hükümler zaman içinde kendiliğinden ortadan kalkması için sağlam bir zemin oluşturacaktır.
Türkiye, 1963 yılından beri ortak üye bulunduğu Avrupa Ekonomik Topluluğu’na tam üyelik için yaptığı başvuru, Türk tarihinin ve 150 yıldan beri sürdürülen batılılaşma hareketinin tabii bir sonucudur. Nitekim, Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olarak kabul edilmesi, laik, çağdaş, Avrupalı değerlerle özdeşleşen, ancak Hristiyan olmayan bir toplumun da bu örgüte katılabileceğini göstermesi bakımından önem arz edecektir.
Keza bu çerçevede, NATO’nun bir üyesi olarak Batı’nın Soğuk Savaşı kazanmasına katkıda bulunan Türkiye’nin Batı Avrupa Birliği içinde yer alması hem güvenlik açısından hem de Türkiye’nin ittifak bünyesinde gösterdiği etkinlik ve güvenilirlik bakımlarından da eşyanın tabiatı icabıdır.
DİPNOTLAR