Ocak ayında yürürlüğe giren ateşkes, İsrail ve Hamas arasındaki gerginliği geçici olarak yatıştırmıştı. Ancak, 18 Mart'ta İsrail savaş uçaklarının Gazze'yi hedef alması, ateşkesin ihlali olarak görüldü ve bölgedeki şiddet yeniden tırmandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ı suçlayarak hava saldırılarının ardından, orduya Hamas’a karşı güçlü bir eylem yapılması talimatı verdi. Netanyahu'nun açıklamasında, Hamas’ın rehineleri serbest bırakmayı reddetmesi ve ABD’nin önerilerine karşı durması, İsrail'in askeri operasyonlarını sürdürmesinin gerekçeleri arasında yer aldı.
Ateşkesin ardından Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, İsrail’in hava saldırıları sonucu 140’tan fazla kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bu durum, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını daha da yoğunlaştırmasına neden oldu. Ancak, Netanyahu’nun bu saldırıları neden yeniden başlattığı konusunda birçok farklı görüş bulunuyor. Birçok analist, Netanyahu'nun karşılaştığı yasal ve siyasi krizlerden dikkatleri uzaklaştırmak için bu eylemleri başlatmış olabileceğini savunuyor.
Ocak ayında varılan ateşkesin ilk aşamasında rehine takası ve yerinden edilmiş Gazzelilerin evlerine dönüşü sağlandı. Ancak, ikinci aşama müzakereleri bir türlü ilerleyemedi. İsrail, Gazze'ye insani yardımların girişini tamamen durdurdu ve ABD tarafından hazırlanan yeni bir teklif desteklendi. Bu yeni teklif, ateşkesi uzatmayı ve savaşın kalıcı olarak sona ermesiyle ilgili müzakerelerin ertelenmesini öngörüyordu. Ancak, bu yeni öneriye Hamas’ın verdiği tepki olumsuz oldu ve taraflar arasındaki gerginlik derinleşti.
İsrail, Gazze’ye yardım girişlerini durdurduktan sonra Hamas’ın yeni tavizler vermesini bekledi. Ancak bu yaklaşım, şimdiye kadar başarısız oldu. İsrail'in yeniden şiddete başvurmasının, Hamas’a daha az taviz vermesi ve daha elverişli bir anlaşma elde etme amacı taşıdığı düşünülüyor. Ayrıca, İsrail’in Gazze’de yeniden bir kara harekâtı hazırlığı yaptığına dair haberler de gündemde. Bunun yanı sıra, Netanyahu’nun koalisyonunu güvence altına almak amacıyla aşırı sağcı partilerin desteğini alması önemli bir faktör.
Bu olayların arkasında yalnızca stratejik ya da askeri hedefler değil, aynı zamanda siyasi hesaplamalar da bulunuyor. Ateşkesin çöküşü ve yeniden şiddetli çatışmaların başlaması, yalnızca bölgedeki halk için büyük bir trajedi anlamına gelmiyor, aynı zamanda İsrail içindeki siyasi istikrarsızlığın da bir yansıması. İsrail hükümetinin, bu zorlayıcı ortamda savaşın devamını sürdürmesi, halkın güvenliğini değil, politikalarını ve hükümetin meşruiyetini sağlama amacını güdüyor gibi görünüyor. Bu da ateşkese dair müzakereleri daha da karmaşık hale getiriyor. Bana göre, ateşkesin başarısızlıkla sonuçlanmasının arkasında, tarafların birbirlerinin çıkarlarına saygı göstermemesi ve uluslararası arabuluculuk çabalarının yetersiz kalması yatıyor. Gerçekten de kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için her iki tarafın da karşılıklı tavizlere açık olması ve müzakerelerde daha esnek bir yaklaşım benimsemesi gerekirdi. Ne yazık ki, şu anki durumda görülen sadece daha fazla ölüm, yıkım ve sürekli tırmanan bir şiddet sarmalı.