Logo
Çağ Üniversitesi
10.06.2019

SAVAŞIN DEĞİŞEN DİNAMİĞİ: YEMEN

Doğukan BİNİCİ tarafından

SAVAŞIN DEĞİŞEN DİNAMİĞİ: YEMEN

   Ortadoğu'da ki dengeleri değiştiren Arap Baharı'nın 2011 yılında başlamasına karşın Yemende etkisini 2015 yılında ülkenin yüzde 35 lik kısmını temsil eden Husilerin, hükümete karşı isyan etmesi ile gösterdi.Kısa bir süre içerisinde etki alanlarını genişleten Husiler ülkenin başkenti olan Sana'yı işgal edecek kadar bir güce ulaştılar.Husilerin bölgede dengeleri değiştiren bu ilerleyişi körfez ülkelerini harekete geçirerek Yemene bir dizi operasyon yapmalarına neden olmuştur.

   Başkent Sana'yı ele geçiren Husilerin, Aden'e yönelmeleri üzerine, Suudi Arabistan önderliğindeki Arap koalisyonu '' Kararlılık Fırtınası '' operasyonunu başlattı.Başlatılan bu operasyona Aden de kurulmuş olan hükümeti tanıyan Batılı güçler lojistik desteğinde bulundular.Gerçekleştirilen bu operasyon ile Husilerin Aden ve çevresini ele geçirmeleri engellenmiş oldu.Ama operasyonu ''Husileri Başkent Sana'dan çıkaracaz '' söylemleri ile başlatan Suudi Arabistan, bu söylemini henüz yerine getirebilmiş değildir.Ülkenin büyük bir kısmı Aden hükümetinin elinde olsa da Başkent Sana ve diğer stratejik noktalar Husilerin elindedir.Yemene yönelik icra edilen operasyonlara lojistik yardım sağlayan Batılı güçlerin içerisinde Fransa önemli bir yer tutmaktadır.Fransa'nın Suudi Arabistan'a ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne sattığı silahlar operasyonun bel kemiğini oluşturmaktadır.

Barış Görüşmeleri:

   Yemende ki krize çözüm bulmak amacıyla taraflar ilk olarak 2016 yılında Kuveyt'te bir araya geldiler.Kuveyt'te ki toplantıda herhangi bir uzlaşmaya varılamadı.Çatışmalar devam ederken 2018 yılına geldiğimizde İsveç'in Başkenti Stockholm da BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths önderliğinde Husiler ve Aden hükümeti temsilcileri bir araya geldiler.Görüşmelere Batı tarafından tanınan Hadi hükümetini temsilen Abdullah el-Alim, Husileri temsilen ise Muhammed Abdusselam katılmıştır.Kaşıkçı cinayetinden dolayı Uluslararası Toplum tarafından baskı altına alınan Suudi Arabistan'ın imajını düzeltme çabaları ve yemen sahasındaki güç mücadelesinde bir tarafın üstünlük sağlayamaması barış görüşmelerini başlatan itici güç olmuştur.

   Hadi Hükümeti barış görüşmelerinden beklentilerini şu şekilde ifade etmiştir:

1) Husilerin kontrolündeki Hudeyde Limanının, Aden hükümetine teslim edilmesi

2) Husi işgalinde bulunan Sana havalimanının uluslararası uçuşlara açılması

3) Mayın döşenmiş olan arazilerin haritalarının Aden hükümetine teslim edilmesi

4) Yemen merkez bankasının geçici başkent olan Aden'e taşınması.

   Aden Hükümetinin bu taleplerine karşılık Husiler Hudeyde limanından ve kentten çekilmeyi kabul ettiler.Husilerin bu kararının ardından Suudi önderliğinde ki koalisyon Hudeyde'ye yönelik hava saldırılarını durduracaklarını ilan etti.Bu gelişmelerin ardından sağlanan ateşkesi kontrol etmesi için Birleşmiş Milletler bölgeye bir heyet gönderdi.Heyetin başına getirilen General Patrick Cammaert'in konvoyu saldırıya uğrayınca, heyet başkanı görevi yapamayacağını belirtmiştir.Masa başında alınan kararların, taraflar arasındaki güvensizlikten dolayı uygulanamaması Yemen iç savaşının ömrünü uzatan etkenlerden yalnızca biridir.

   10 Mayıs 2019 tarihinde Yemen iç savaşı hakkında açıklamada bulunan BM, Hudeyde limanında bulunan Husilerin 11 ile 14 Mayıs tarihleri arasında limandan ve kentten çekileceklerini duyurmuştu.Bahsedilen tarihte Hudeyde'de yaşanan hareketliliği Husilerin çekilmesi olarak değil bir aldatmaca olarak gördüğünü ifade eden Aden hükümeti, taraflar arasındaki güvensizliği açık bir şekilde göstermiştir.

   İşveç'in başkentinde düzenlenen barış görüşmelerinde sahada mücadele veren tüm tarafların temsil edilmemesi, yemende barışa giden yolu uzatan nedenlerden biridir.Sahada mücadele veren Tahran ve Riyad önderliğinde ki koalisyonun tamamının temsil edilmediği bir barış görüşmesi, çözümden uzak bir görüşme demektir.

Yemende Bulunan Dış Aktörler:

   2015 yılında başlayan iç savaşın, halen devam etmesinin ve barış sürecinin yavaş ilerlemesinin önündeki en büyük engel Dış güçlerin, Yemen üzerindeki güç mücadelesidir.Husilerin Yemen hükümetine karşı başlatmış olduğu isyan ateşi evrilerek, çevre ülkelerin içine dahil olduğu bir çıkmaza doğru gitmektedir.

   Husilerin başkent Sana'yı işgal etmesi ve Suudi sınırını tehdit etmesi ile birlikte, Suudi Arabistan Yemende ki karışıklığa müdahale etmeye başladı.Önderliğini yaptığı koalisyon ile İran'ın Yemen gibi stratejik önemi olan bir bölgede etki alanı kazanmasını engellemeye başladı.Dünya ticaretinin önemli bir kısmı Aden Körfezi yolu kullanılarak yapılmaktadır.Petrol sevkiyatı başta olmak üzere uluslararası deniz ticaretinin kontrol edilmesi bakımından Yemen'in jeostratejik konumu oldukça önemlidir.İran'ın bölgede etki alanını kırmak için Yemen'i karadan ,denizden ve havadan abluka altına alan Suudiler, Yemende ki insani krizlerin başlıca nedenini oluşturmaktadır.Ülke gelirinin çoğunluğunu oluşturan Petrol ticaretinin güvenliği için Suudiler Hudeyde Limanı , Babul Mendep boğazı ve Aden Körfezinin güvenliğini sağlamak amacı ile atması gereken adımlarda tereddüt etmeyecektir.

   Suudi önderliğindeki koalisyonun önemli bir üyesi olan Birleşik Arap Emirlikleri, Suudilerden farklı olarak Yemen'de Güneyde bulunan ayrılıkçıları desteklemektedir.Abu Dabi'nin bu politikası zaman zaman taraflar arasında bir krize neden olmaktadır.Bu krizlerden biri  Arap Emirliklerinin Sokotra adasına asker çıkarmasıdır.Sokotra adası,Yemen sahillerine 380 km uzaklıkta yer almaktadır.Babul Mendep boğazı ve Aden körfezinden geçen ticaret gemilerinin güvenliği için eşsiz bir stratejik konuma sahiptir.Sokotra adası geçmişten günümüze önemi herkesçe bilinen bir adadır.Osmanlı-Portekiz Sovyetler ve ABD'nin hakimiyet kurma çabalarına tanıklık etmiştir.Bu dönemde ise Yemen iç savaşı gibi bir fırsatı değerlendirmek isteyen Birleşik Arap Emirlikleri, ada üzerinde hakimiyet kurma peşindedir.Tabi ki kuracağı hakimiyet ABD'nin şemsiyesi altında olacaktır.

   Körfez bölgesinin istenmeyen ülkesi İran, Yemen'de ki güç mücadelesine, bölgenin yerel unsuru olan Husileri destekleyerek dahil olmuştur.İran'ın bölgede uyguladığı politikanın birinci önceliği kendisini çevreleyen ABD ve Körfez gücünü bölgenin Şii demografik yapısını kullanarak, kırmak.Dolayısıyla 2015'te başlayan Yemen iç savaşında Şii yerel grup Husilerin desteklenerek, Suudi Arabistan'ın sınır güvenliğini ve ekonomisini tehdit etmek, İran'ın bölgeye uyguladığı  birinci öncelikli politikasının örneğidir.

   Yemen'e müdahale eden koalisyonun baş aktörlerinden Riyad'ın ve Abu Dabi'nin konvansiyonel silah ihtiyacını, ABD ve Rusya'dan sonra dünyanın en büyük 3.Silah ihracatçısı olan, Fransa karşılamaktadır.Fransız askeri istihbaratının yayınlanan raporuna göre, Yemen'e operasyon düzenleyen koalisyonun başını çeken Riyad ve Abu Dabi Fransa'dan gelen askeri malzemeye bağımlı bir durumdadır.Ve iç savaş boyunca Fransa ve Suudi Arabistan'ın bir çok silah antlaşması yaptığı bilinmektedir.İç savaşın başladığı günden beri Suudiler Yemen sınırını Fransız tankları ve zırhlıları ile güçlendirmiştir.Yemende kullanılan Fransız ekipmanları arasında AS-532 Cougar helikopterleri, AMX 30 tankları da bulunmaktadır.( Kucuk , 2019 ) 25 bin Suudi güvenlik gücünün bulunduğu sınır boyunca 300 tank ve 48 Fransız yapımı zırhlı Ceaser obüsleri yer almaktadır.( Kucuk , 2019 ) İç savaşların silah ihraç eden ülkeler için bir gelir kapısı olduğu, Riyad ve Paris arasındaki ilişkide kendini açık bir şekilde göstermektedir.

   Bölgede delegasyon devletleri ile politikalarını uygulayan ABD, Yemen'e müdahale eden koalisyona lojistik ve istihbarat desteği vermiştir.Fransa gibi ABD'de Yemende ki savaşa Suudilere silah satarak dahil olmuştur.Lakin kaşıkçı cinayetinin ardından, ABD kongresinde Riyad yönetimine karşı tavır alınmasını gerektiren bir yasa tasarısı sunulmuştur.Buna ek olarak Temsilciler Meclisinde Yemende Arap koalisyona verilen askeri desteğin sonlandırılması yönünde bir karar çıkmıştır ama bu kararın yasalaşması şuan için pek mümkün görünmemektedir.Öte yandan Dünya Petrol Ticaretinin güvenliğini sağlayan ABD için Kızıldeniz, Babül Mendep boğazı, Aden Körfezi ve Sokotra Adası büyük bir önem teşkil etmektedir.Bu güzergah üzerinden önemli bir enerji ticareti yapılmaktadır.

Sonuç:

   2015 Yılında başlayan iç savaş bölge ülkelerinin müdahale etmesi ile birlikte derinleşerek insani krizlere neden olmasının yanı sıra bir dizi güvenlik sorunlarını da beraberinde getirmiştir.Güney sınırında İran destekli Husilerin güç kazanması ile güvenlik sorunu yaşayan Suudilerin bu sorunu çözmek için iç savaşa dahil olması, Yemen'i adeta bir güç mücadelelerinin yaşandığı ringe çevirmiştir.

   Kızıldeniz'in en stratejik limanı olan Hudeyde'ye sahip olan Yemen, Kızıldeniz'den ticaret gemilerini geçiren ülkeler için gözden çıkarılabilecek bir ülke değildir.Kızıldenizden hareket eden bir ticaret gemisinin Hudeyde Limanı, Babul Mendep Boğazı ve ardından Aden Körfezine doğru bir rota izleyeceğini düşünürsek, bu güzergahın emniyeti ilgili ülkeler için büyük bir önem arz etmektedir.Bu güzergahın güvenliğinin sağlanabilmesi amacı ile Sokotra adasında hakimiyet kurma girişimleri yaşanmaktadır.Sokotra adası bahsi geçen rotanın üzerinde yer aldığından jeostratejik konumu yüksek bir adadır.Dolayısıyla Yemen iç savaşının nasıl sonra erdirileceği kadar, Sokotra adasına kimin hükmedeceğide önemli bir soru işaretidir.

   Kuveyt'te 2016 yılında bir araya gelen lakin bir kazanım elde edemeyen taraflar, 2018 yılında İsveç'in başkentinde barış görüşmelerine başlamıştır.Yapılan barış görüşmelerini, tam anlamı ile barışa hizmet eden görüşmeler olarak nitelendirmek yanlış olacaktır.Çünkü yapılan görüşmelerde tüm taraflar temsil edilmemiştir.Görüşmelere Tahran'dan Riyad'dan ve Abu Dabi'den temsilciler katılmadan yalnızca Husileri ve Aden Hükümetini görüştürmek, saha'nın dinamiğine aykırı bir tutumdur.Öte yandan Arap koalisyonunun kendi içinde ayrılıklara düşmesi, Riyad ve Abu Dabi'nin Yemende farklı grupları desteklemesi[1], Yemen iç savaşını uzatan etmenlerin başında gelmektedir.

   Yakın zamanda yayınlanan Fransız İstihbarat raporundan öğrendiğimiz, Fransa'nın Suudiler ile olan silah ticareti, Arap koalisyonunun Yemen'e uyguladığı operasyonlarının kaynağını oluşturmaktadır.Geçtiğimiz günlerde Fransa'nın Le Havre Limanına yanaşıp silah yüklemesinde bulunacak olan Suudi geminin, protestolar karşısında yükü almadan limandan ayrılması, Suudilere duyulan Uluslararası tepkinin bir göstergesidir.

   Tahran ve Riyad eksenli güç mücadelesinde her iki tarafında üstünlük sağlayamaması, güven kırıcı eylemlerde bulunulması, yemendeki savaşın  kolay çözülemeyeceğinin işaretlerini bize vermektedir.

 

[1] Riyad'ın Yemende  El-Islah partisini desteklemesi , buna karşın Abu Dabi'nin Güney Geçiş Konseyi'ni desteklemesi.

 

KAYNAKÇA

(2019 , Mayıs 10).Yemeni Houthis to Withdraw Forces From 3 Key Ports Over 4 Days.Sputnik. https://sputniknews.com/middleeast/201905101074898578-yeme-houthi-group-froces-withdrawal/ adresinden alınmıştır.

(2019, Mayıs 10).Yemen's Houthi rebels will begin withdrawal from Hudaida port city on Saturday.Trt World Now. https://twitter.com/TRTWorldNow/status/1126938555413094400?s=19 adresinden alınmıştır.

(2019,Mayıs 11).Saudi vessel expected to load weapons at France's Le Havre port leaves without cargo after rights group blocks access to the port.Trt World Now. https://twitter.com/TRTWorldNow/status/1127143913221832704?s=19 adresinden alınmıştır.

(2019,Mayıs 11).Houthi forces are withdrawing from Yemen's port city of Hudaida. The UN are overseeing the move.Trt World Now. https://twitter.com/TRTWorldNow/status/1127166571154010112?s=19 adresinden alınmıştır.

(2015,Mart 26).Suudi Arabistan'dan Yemen'e Askeri Müdahale.Dw. https://www.dw.com/tr/suudi-arabistandan-yemene-askeri-müdahale/a-18342380 adresinden alınmıştır.


 

 

Doğukan BİNİCİ

YAZAR HAKKINDA

Güney Güvenlik Okulu  Siber Güvenlik Masası Sorumlusu.