Logo
Çağ Üniversitesi
10.04.2020

KÜRESEL DÖNÜŞÜMDE “CORONA VİRÜS” ETKİSİ

Doc.Dr. Murat KOÇ tarafından

KÜRESEL DÖNÜŞÜMDE “CORONA VİRÜS” ETKİSİ

Doç.Dr.Murat KOÇ

Çağ Üniversitesi-SOBE Müdürü

HİPOTEZ

Komplo teorileri bir yana, son bir ay içinde “öğretilen” kitlesel ve küresel korku, Covid-19’a benzer yeni bir “sosyal virüs”ün oluşumuna işaret ediyor. Bu, endüstri 4.0’ın dayattığı, küresel üretim ve tüketim kültürünün köklü dönüşümü ve yeni HUB’ların oluşumunun başlangıcı demek.

SORULAR

İçinde bulunulan durumu anlamak için makro sorularla başlamak ve mikro gelişmeleri bunlar içinde yorumlayarak muhtemel senaryoları tanımlamak lazım. Makro sorular şu:

  1. Korona salgını dünya savaşlarından sonra olduğu gibi yarattığı travma ve öğrettiği dersler ile insanlığın kaderini kalıcı olarak değiştirebilir mi?
  2. Yeni bir tür dönüşümle yepyeni bir küreselleşme dinamiği doğurabilir mi bu süreç?

DURUM

Pandeminin 07.04.2020 itibariyle durumu haritada gözüktüğü gibi. Şimdi bu makro sorulara cevap aramak için önce bazı ekonomik tespitler yapalım.

TESPİTLER:

  1. Salgının Çin'in imalat merkezi olarak bilinen Wuhan'da ortaya çıkması ve kısa bir süre içerisinde etki alanını arttırarak yayılması; başta Çin'den ara parçalar alan firmalar olmak üzere birçok sanayi kuruluşunda belli başlı aksamalara sebebiyet verdi.
  2. Ülkede üretim durunca talep azlığı ve üretim fazlalığı ve Çin’den gelen talebin düşmesi nedeniyle Brent petrolün varil fiyatı bazı diğer etkilerle birlikte 70 dolardan 30 dolarlara kadar geriledi.
  3. Çin'in günlük petrol talebi 250 bin varil azaldı.
  4. Çin kendi büyüme oranını % 5,2’ye kadar düşebileceğini öngörüyor.
  5. IMF ise küresel ekonominin yüzde 16,3’ünü Çin kontrol ediyor olması nedeniyle Corona Virüsü yüzünden küresel ekonomide büyümenin de yüzde 0,2 ila 0,4 oranında düşüşe yol açabileceğini öngörüyor.

KÜRESEL ETKİLER

Dünya ticaret Örgütü ekonomistleri, hızlı düşüşün 2008 mali krizindeki ticaret çöküşünden daha kötü olacağına ve bu kötüleşmenin hükümetlerin ekonomilerini desteklemek için aldığı para politikası seçimlerine bağlı olacağına inanıyorlar. Dünya Ticaret Örgütü yaptığı diğer açıklamada, Pandemi nedeniyle bu yılki küresel ticaretin 2019 yılına kıyasla yüzde 13 ila yüzde 32 veya daha fazla azalabileceğini belirterek aslında yaşanan ticaret savaşlarının Dünya ekonomisi üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaya devam edeceğini ısrarla vurguluyor.

Halbuki Pandemi öncesi 2020'in Ocak ayında imzalanan 'Birinci Faz Ticaret' anlaşması; Doğu ve Batı'nın iki gücü arasında karşılıklı olarak birbirlerinden belli miktarlarda ithalat yapacağını beyan etmesi ile sonuçlanmıştı. Yapılan bu anlaşmaya göre Çin, ABD'den ithal ettiği ürünlerin mal ve hizmet tutarını  2020 ve 2021 yıllarında en az 200 Milyar Dolar arttırmayı vaat etmekteydi. Corona Virüsü’nün yarattığı baskı sonucu; ABD'ye verilen ithalat oranlarının gerçekleştirilememe ihtimali ortaya çıkmıştır.

Bu ihtimal ortadayken Avrupa'nın en büyük ekonomileri olan Almanya ve Fransa, bazı Avrupa ülkeleri virüsün yayılmasını yavaşlatmak için yürürlükte olan kısıtlamaların gevşetmelerine rağmen II. Dünya Savaşı'ndan bu yana en keskin düşüşlerine doğru ilerledikleri konusunda uyarılarda bulunuyorlar. Diğer taraftan enerji alanında petrol fiyatlarının daha da düşmesini önleyecek tedbirler henüz hayata geçirilmemişken fiyat baskısı enerji sektörüne dayalı Rusya ve Suudi Arabistan gibi ana malcı ekonomiler üzerinde bir dizi etkiyi tetikleyecek mahiyette gelişmeler kapıda bekliyor. Küresel düzlemde oluşan güç boşluklarını, güç geçişleriyle doldurulmak üzere konjonktürel dinamik unsurlar harekete geçmiş durumda.

DEVLET POLİTİKALARINDA EĞİLİMLER VE EKONOMİDE KÜRESEL ÇAPTA YAPISAL DÖNÜŞÜM

Süreç bu şekilde dinamik olarak yaşanırken dünyanın pek çok ülkesinde vatandaşların hem alınacak tedbirler hem de sosyal hizmetler anlamında devletin her zamankinden çok sorumluluk almasını isteme eğilimleri mevcut. Sağlık sisteminin ve özellikle devlet sisteminin işlemediği ve gereğinden çok yavaş olduğu eleştirileri kamuoyu gündeminde önemli yer tutuyor. Bunlarla birlikte; sosyal devlet ve ulus devlet anlayışı yanında milliyetçi yükselişler ve yabancı düşmanlığı devletleri ve hükümetleri zorlayacak başlıca konular olarak ön plana çıkıyor.

Bu şartlar altında devletlerin muhtemel bir içe kapanma ve kendi kendine yardım sistemine hatta otoriter ve güvenlikçi devlet anlayışına yönelmelerini güçlü bir olasılık olarak görmek mümkün. İkinci yaklaşım ise devletlerin küresel yönetişim mantığı çerçevesinde herkesin güvende olacağı bir dünya düzenine ulaşmak için küresel mekanizmalar kurmaları ve buna yönelmeleri ki, pandeminin başlangıcında itibaren ortaya çıkan ülkeler arasındaki etkileşimler birinci yaklaşımın çok daha olası olduğunu gösteriyor.

Dünya, 1929 Büyük Buhranı ve 2.Dünya Savaşı’nın ardından yaşadığı ekonomik deneyimlerden sonra, devletin kontrolünün arttığı kontrollü olarak ekonominin canlandırıldığı, sivil toplumculuğa geçişin hızlandığı ve demokratik kurum ve kuruluşlar ile bu yaklaşımları destekleyen düşüncelerin güçlendiği bir dönemi yaşamıştı. Ancak bugünkü gibi sınırların kapatıldığı, uluslararası yolculukların engellendiği ve ticaretin adeta durdurulduğu bir noktaya bu hızda gelmemişti. Bunu hızlı kılan temel neden; Endüstri 4.0’ın getirdiği yeni üretim ilişkileri ve sosyal etkileşim sürecinin yapısal dönüşümü farklı kanallardan ve mecralardan şekillendirmeye başlaması aslında. Bu doğrultuda bazılarına göre devlet aygıtı liberal olmayan bir tarzda geri dönecek.

Salgına yakalanan insanların ekonomiye katkısı azaldıkça ve diğer yan etkilerle birlikte üretim ve tüketim ağından çekilenler ve tedarik trafiğini aksatarak talep daralmasına da yol açacağı kesin. Ancak sadece kırılgan sektör ve yapılardaki şirketler değil, tedarik ağının güçsüz elementlerinden etkilenen diğer şirketler de liberal olmayan devlet aygıtının uygulamalarına maruz kalacak. Önümüzdeki durgunluk sürecinde devletin tüm tedarik ağını kontrol altına alarak reel ekonomide tedarik zincirinin çok daha fazla desteklemek zorunda kalması yanında küresel ekonominin bir dizi önemli gelişmeyle farklılaşması ve değişimin kendini süratle bazı alanlarda göstermesi bekleniyor.

Haliyle yeni teknolojilerin ve iş yapma usullerinin benimsenmesi sonucu örnek olarak derin öğrenme ve e-öğrenme ile uzaktan eğitimin yaygınlaşması ve dijital çabaların toplum sağlığına katkı sunması ve değer zinciri modelinin tamamen kurumsallaşması gibi sonuçlarla karşı karşıyayız. Sonuç olarak; devletin bu yapı içinde sertleşirken kırılganlaşması ve ideolojik değişimlerin bu ekonomik etkileşimlerle şekillenmesi; jeopolitik iktidar ve sermaye merkezlerinin yeni mücadeleler içine girmesine neden olacağından ekonomiye devlet müdahalesi bugünden daha zorlayıcı olacak. Bu zorlayıcılığın arkasında hükümetlerin önceliğinin 2020 Sonbahar’ında yaşanacak pandemik atağı önleme öngörüsü ve sağlık harcamalarının artırılması yatıyor. Devletlerin doğrudan firmalara ve hanelere nakit ödemeye odaklanarak, mali destek sağlaması için yeni tedbirlerin devreye gireceğine kesin gözüyle bakmak lazım.

İŞLETMELER VE SEKTÖRLER AÇISINDAN YENİ DÖNEM

Devlet ve ekonomi düzleminde işler yukarıda belirttiğimiz yöne evrilirken bahsedilen iş modelleri işletmecilik perspektifinden ele aldığında; sosyal mesafe önlemleri nedeniyle yeme-içme ve buna bağlı; uzaktan eğitim ve çalışma hizmet ve dağıtım sektörlerinin topluluklarla iş yapma biçimini ve modellerini dönüştüreceği; toplu bilgilenme/etkileşim ve ulaşım-seyahat-otel-konaklama hizmetleri sektörlerinin  kendi arayışları içinde  negatif bir değişim sürecinden geçeceklerini şimdiden söylemek mümkün.

Öte yandan bireysel ve/veya çekirdek aile bazlı; okuma, öğrenme, hobi, eğlence, hijyen, spor ve yemek kültürüne dayalı sektörlerin bu aktivitelere “ayrılan sanal zaman kadar”  hızla dönüşecekleri, ticari ve kurumsal sınırlamalar ve kotalardan en az etkilenerek dönüşümü en hızlı olacak iş alanları olarak tanımlanacakları da bir diğer öngörü.

Haliyle noktaya dağıtım altyapıları güçlü olan şirketlerin, tüketicilerin “hijyen kaygılarını gideren” self-kargo etkileşimleriyle birey ve/veya ailelerle buluşmaları daha kolay olacak. Haliyle üreticiyi tüketici ve tedarikçilere yaklaştıran dijitalleşme yatırımlarının gelir döngüsü çok daha yüksek olması, dijitalleşme ve performans ilişkisini güçlendirerek Endüstri 4.0’ın getirdiği yeni üretim ilişkilerini güncel ve hızlı etkileşimler haline dönüştüreceği yönünde veriler ortada.

Zaten Pandeminin çok öncesinde hızla başlayan süreç kendi talebini yaratmaya, nesnelerin interneti ise entegre olacağı yeni nesne ve alanlar yaratırken yeni sektör ve iş alanları oluşmaya devam edecek. Bu bağlamda E-ticarete uyum sağlamış şirket, medya ve sosyal medyanın kendisi ve onunla uyumlu etkileşimlerden beslenen her türlü ekonomik aracın ve markanın pozitif olarak, pazarlarda ve ekonomik etkileşimlerde özellikle elektronik temelli olarak ayrışacağı gözlemleniyor. Fiziki ticaretten e-ticaret’e hızlı bir geçiş yapmak bu dönüşümsel süreçte zaruret. Bir kez daha vurgulamak gerekir ki; dijitalleşme yatırımları kısa vadeli gelecekte şirket konumlanmalarını derinden ve yakından etkileyecek.

Bu dönüşümün en çok finans kurumlarında ve eğitim kurumlarında gelecek sonbahar dönemine yansımaları ile göreceğimiz yönünde güçlü bir kanaat var.  Ancak bütün bu etkileşimleri destekleyecek çevik takımlar ile yeni ve dönüşümcü güçlü yönetim anlayışı yanında ortaya çıkan liderlik uygulamaları; az adamla çok verim alma anlayışını derinden etkileyeceği için dijital yetenek ve çalışan becerilerinin buluşmasında, en iyi olanları bulma görevi insan kaynakları departmanlarını önceki olduğundan daha çok zorlayacak.

Devletin süreç içinde çeşitli sektörlerde ve onların tedarik ağlarında zorunlu tutacağı hızlı ve hijyenik ve ücretsiz teslimat yanında değişim garantisi ile el değmeden paketleme, temiz paketleme malzemeleri tedariki ve günlük temizlenen teslimat araçları, maske-eldiven gibi zorunlu koruma önlemleri; kendi dağıtım ağına ve ekiplerine yatırım yapan firmalara hayatta kalma şansı tanıyacak.

YENİ EKONOMİK HUB’LAR

Bu pandemi iktisadi ve politik bir çekim alanı iddiası ile birlik olan ve Avrupa’nın birlik bağlamında bu niteliklerini kaybetme yönlü ciddi bir sınavla karşı karşıya olduğunu çok net bir biçimde ortaya koydu. Dahası Atlantiğin askeri ve Pasifiğin ekonomik baskısı altında amorf(şekilsiz)bir örgüte dönüşme ihtimali yüksek bir yapı ile var önümüzde. Schengen serbest dolaşımının fiilen biterken İspanya ve İtalya'ya örneklerinde görüldüğü gibi birlik dayanışması yerini Çin ve Rusya’nın fiziki yardım girişimlerine bırakmış görüntüsü bile psikolojik olarak AB kurucu değerlerinin aşınması sürecini hızlandırıyor. Açıkça “Avrupa Birliği İdeali” zorunlu bir değişimle karşı karşıya.

Bu zorunlu değişimin doğal bir sonucu olarak; daha polarize olmuş ve içine kapanarak daha aşırıcı olmuş, milliyetçi hale dönüşmüş ve yabancı düşmanlığını rejimlerine yansıtmış bir Avrupa tablosunun yükselişi sürpriz olmayacaktır. Supranasyonel örgütlerin en kırılgan anında ortaya çıkan pandemik krizin, küresel koordinasyonda doğu ve batı arasında pivot olması gereken AB üyelerinin sadece kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılayacak, bu güçte olmayanları bağımlı olacağı ve hatta Kuzey Güney olarak ayrılacak bir birlik haline dönüşmesi de mümkün.

Bu kaotik süreç içinde Çin’in AB sahasına kendi patentiyle, kendi iktisadi kılıfı içinde liberal sosyalizmi servis edebileceğini ve yeni bir ekonomik bölge oluşturacağını söylemek de  mümkün. Bundan da öte Çin’in AB’yi kendine HUB haline getirmek üzere çok önceden fiber optik kablo çalışmaları ile İtalya(!) ve İngiltere(!) ile hazırlığını yaptığı ve İspanya’daki (!)Valencia  limanına yatırım yaptığı Bir Kuşak Bir Yol projesinden çok yönlü olarak istifade etmesi  olası.

Dünyanın fabrikası olarak bilinen Çin birçok ürünü üretiyor, ara ve yan sanayi ürünler de yine Çin'den geliyor. Üretim ve dağıtım kanallarını batıya yaklaştıran Çin’in, ABD ve AB’nin Pasifik Rüyası’na set koyarak kendi “Avrupa ve Atlantik Tasarımı” na dönüştürme çabaları aslında Çin merkezli yeni bir küreselleşme sürecine girdiğimizi ve “liberal sosyalist” Çin’in Batı’ya nüfuz etmek için tüm hassasiyetleri kullanacağı bir dizi süreci uygulamayı hayata geçireceğini gösteriyor. Bu yüzden başta AB olmak üzere bu küresel gerilime ve artçılarına dayanamayacak bölgesel ekonomik birliklerin üretim, tüketim ve dağıtım HUB’ı haline dönüşme ihtimali çok yüksek.

Bir başka deyişle ABD’nin dolar diplomasisiyle şekillendirdiği “Pasifik Yüzyılı” hayali süratle gerilerken, Çin’in borç tuzağı ve jeopolitik boşluklarda insiyatif alma stratejisiyle şekillendirdiği kendi tasarımı pandemik dünyanın “Kuşak ve Yollar”ında  hızla ilerliyor desek çok da yanılmayız.  Küreselleşme politikasında kapsamlı global bir revizyon anlamına gelen bu yönelim; “Yepyeni(!)Bir Dünya Düzeni” oluşumuna doğru ilerlerken milli ve ulus devlet kavramı gelişmekte olan ekonomilerin uzun vadeli olarak kendi yerellerinde yeni birlik ve oluşumlara yönelme potansiyelini taşıyor.

HİPOTEZLER BAĞLAMINDA BAZI SONUÇ VE ÖNGÖRÜLER

Covid-19 gibi biyolojik ve sosyal virüslere karşı dünyanın bugün geliştiremediği kollektif bilinç yanında, ülkelerin sadece ve herşeye rağmen sadece kendilerini koruma güdüleri, “oyun kurucuların” işini kolaylaştırıyor. Bu paralelde başlangıçtaki sorularımızın cevapları:

  1. Korona salgını dünya savaşlarından sonra olduğu gibi yarattığı travma ve öğrettiği dersler ile insanlığın kaderini ekonomik ve işletmesel araçların değişimi ile kalıcı olarak değişecek.
  2.  Bu süreçte yeni bir tür dönüşümle Çin tipi bir küreselleşme dinamiğinin eşiğinde olacağız. Bu doğrultuda;
  • Devlet politikalarında güçlü devlet eğilimleri ve ekonomide küresel çapta yapısal dönüşümler sonucu yeni jeo-politik ve jeo-ekonomik dengelerin oluşacağı,
  • Virüsün yayıldığı; İran, Rusya, Körfez ülkeleri, Malakka boğazı etrafındaki ülkeler ve Akdeniz-Avrupa ülkelerinin haritadaki yerleri düşünüldüğünde önemli enerji güzergâhlarının üzerinde mücadele ve değişimlerin küresel ekonomiyi yoğunluğu artan şekilde etkilemeye devam edeceği,
  • AB’deki gerileme ve Suudi Arabistan-Rusya gerginliği ile bir kez daha önemi tüm uluslararası toplumca idrak edilmiş olan enerji ve sosyal devlet krizi ile yeni küresel etkileşimlerin Çin’in etkisiyle yeni HUB’ların oluşumuna neden olacağı,
  • Yeni tüketim ve üretim kültürünün, kendi denge argümanlarını yaratarak yerel, bölgesel ve konjonktürel aktörlerden, dijital dünya platformundaki ağa dahil olabilenlerin yaşayabileceği bir eko-sistem oluşturacağı değerlendirilmektedir.

SONSÖZ:

Küresel denklemde en zayıf ve güçlülerin ayrışma zamanı. Kuvvet çeviklerin, mekan güçlülerin, zaman stratejik düşünenlerin yanında olacak. Küresel etkileşim yerini güç geçişi ve hat dengelerine bırakacak. En azından yeni bir “Sosyal Virüs” ortaya çıkana kadar.

ESİNLENİLEN VE FAYDALANILAN KAYNAKLAR

Makaleler

Gür, N. (Şubat 12, 2020). Koronavirüs küresel ekonominin yeni siyah kuğusu mu. Aa. Erişim adresi: https://www.aa.com.tr/tr/analiz/koronavirus-kuresel-ekonominin-yeni-siyah-kugu-su-mu/1731812

Kutlu, Ö. (Ocak 18, 2020). ABD-Çin birinci faz ticaret anlaşmasında enerji başrolde. Aa. Erişim adresi: https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/abd-cin-birinci-faz-ticaret-anlasmasinda-enerji-basrolde/1706381

Korkmaz, H. (Eylül 27, 2019). Asya jeopolitiğinde stratejik ortaklı Çin-Hindistan. Aa. Erişim adresi: https://www.aa.com.tr/tr/analiz/asya-jeopolitiginde-stratejik-ortaklik-cin-ve-pakistan/1595779

Ünay, S. (Mart 12, 2020). Koronavirüs petrol savaşları ve küresel kriz. Aa. Erişim adresi: https://www.aa.com.tr/tr/analiz/koronavirus-petrol-savaslari-ve-kuresel-kriz-/1763262

Raporlar

HBR.ORG (March 03, 2020) Artıcle Economy What Coronavirus Could Mean for the Global Economy by Philipp Carlsson-Szlezak, Martin Reeves and Paul Swartz. Pdf.

London Business School. (March 03, 2020)  The economics of a pandemic:the case of Covid-19Paolo Surico and Andrea GaleottiProfessors of Economics at London Business School.Pdf.

https://www.marketingturkiye.com.tr/haberler/deloitte-analiz-etti-covid-19-salgini-turkiyede-hangi-sektorleri-ne-kadar-etkiledi/

https://www.analizgazetesi.com.tr/yazarlar/petrolde-abd-cin-kavgasi/

Röportajlar

https://www.haberturk.com/koronavirus-sonrasi-dunya-deniz-ulke-aribogan-yeni-ortacag-haberler-2623115

https://www.haberturk.com/dunya-eski-dunya-olmayacak-2621396

Araştırma Merkezleri

https://www.gencdiplomatlar.com/

 

Doc.Dr. Murat KOÇ

YAZAR HAKKINDA