Logo
Çağ Üniversitesi
07.08.2020

HİBRİT SAVAŞ VE TÜRKİYE (İsmail CİNGÖZ)

HİBRİT SAVAŞ VE TÜRKİYE

İsmail CİNGÖZ

Tunus’ta başlayan, ardından; Mısır, Libya, Suriye, Ürdün, Bahreyn ve Yemen başta olmak üzere “Arap Baharı” adıyla nerdeyse bütün Ortadoğu ülkelerine sirayet eden halk hareketleri, “Vekalet Savaşları” denilen yeni bir stratejiyi ortaya çıkartmıştır. Ama en önemlisi de “Vekâlet Savaşları” zamanla “Hibritleşme” olgularını beraberinde getirmiştir.

Hibrit, Türk Dil Kurumu’na göre “iki farklı güç kaynağının bir arada bulunması” anlamına gelmektedir. Bu tanımdan hareketle; yüzyıllardır bilindik yöntemler taktik ve stratejiler yerine 21’inci yüzyılda ortaya çıkan yeni teknikler ve iletişim yöntemlerinin de kullanılmasıyla alenen veya gizli birden fazla savaş araçlarının belli bir amaca yönelik olarak kullanılarak, düzenli ve düzensiz savaşın bir arada yürütülerek icra edilen savaşlar için “Hibrit Savaş” tanımı kullanılmaktadır.

Başka bir ifadeyle “Hibrit Savaş”; siyasi istekleri karşı tarafa kabul ettirmek amacıyla, muğlaklık yaratarak barış, kriz, çatışma ve savaş ortamındaki koşullara özgü şekilde askeri ve askeri olmayan vasıtaların en uygun karışımının bütünleşik olarak kullanılmasını öngören bir savaş konseptidir [1].

Teknolojik yöntemlerle icra edilen siber saldırı, bilgi savaşı, internet propagandaları ya da özel paralı kuvvetler veya devlet dışı oluşumlar vasıtasıyla yürütülen savaşlar [2] Hibrit Savaşlara örnek verilebilir. Buradan hareketle toplumsal fonksiyonlar yelpazesinin, sinerjik etkiler elde edilmek için spesifik güvenlik açıklarına senkronize edilmek suretiyle uyarlanması olarak da söylenilebilir fakat bunlarla sınırlı değildir. Stratejistler tarafından 21’inci yüzyıl savaşları için bir genelleme yapılarak “Hibrit Savaş” tanımı kullanılıyor olsa da evveliyatı çok eskilere dayanmaktadır.

Milattan Önce 5’inci yüzyılda Atina ile Sparta arasında yaşanan Peloponez Savaşı’nın bilinen ilk “Hibrit Savaş” olarak kayıtlara geçtiği görülmektedir. Peloponez Savaşı, cephe savaşları şeklinde devam ederken, askerî açıdan güçlü ve düşmanını yenebilecek imkân ve kabiliyete sahip Sparta içerisinde yaşayan ve yönetime sadık Helotlar’ı ayaklanmaya teşvik eden Atina, bu taktik ve strateji ile Sparta’yı güç durumda bırakmıştır. Zira isyan eden Helotlar’ı kaybetmek istemeyen Sparta, iç isyanları sona erdirmek için bir an önce Atina ile barış yapabilmenin yollarını aramıştır [3].

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Rusya önderliğinde inşa edilen İki Kutuplu Dünya Sistemi kapsamında yürütülen Soğuk Savaş döneminde yaşanan savaşlar incelendiğinde birçoğunun Hibrit Savaş konseptine uyduğu görülecektir. 1979-1989 Afganistan Savaşı ve ardından Taliban’ın Afganistan’da merkezi hükumeti devirme girişimleri, Hizbullah-İsrail arasında yaşanan çatışmalarda devlet dışı aktörlerin Hibrit Savaş teknikleri ile konvansiyonel bir orduya karşı yürütülen mücadelenin bilinen gerilla taktikleri ile asimetrik silahlanmadan çok daha fazlasını içerdiği görülecektir. Yaşanan çatışmaların medya aracılığı ile dünyaya naklen sunularak efektif algı yönetimi amaçlı kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca 2014’te Rusya’nın Kırım’ı işgal ederken elektronik harp, yıkıcı faaliyetler ile gizli askerî harekât ve psikolojik baskı yöntemleri kullanılmış olmakla birlikte kara, hava ve deniz kuvvetlerini de kullanarak klasik askeri harekatları da kullanarak fiili askeri işgali tamamlamıştır. Ancak Kırım’ı işgal harekâtında Rusya’nın, Hibrit Savaş tekniğinin en etkili yöntemi olan bilgi harbi ile etkili bir propaganda uyguladığı görülmektedir [4]. Dolayısı ile buradan hareketle Hibrit Savaş stratejisi incelendiğinde klasik savaşta uygulandığının aksine savaşın ilk aşamalarında askeri etki minimum seviyede ya da hiç yoktur [5] denilebilir.

Rusya’nın son yıllardaki Hibrit Savaş başarısı yalnızca Kırım işgaliyle sınırlı değildir. Rusya’nın, Gürcistan ve Suriye siyasetleriyle birlikte Doğu Avrupa sahasında da Hibrit Savaş tekniklerinde ABD’ye karşı üstünlüğü ele geçirdiği görülmektedir. Öyle ki Hibrit Savaş tekniğindeki başarısı ile ABD’yi kendi silahıyla vurmayı başarabilen Rusya karşısında ABD, proaktif olabilmekten ziyade Hibrit Savaş’a karşı önlem alır hale gelmiştir [6].

Görüldüğü üzere Hibrit Savaş’ın en belirgin özelliği olarak yeni yöntemlerin asker-sivil ayrımının kesin çizgilerle ayrılmadan bulanıklaştırılarak, devletin yanında devlet dışı aktörlerin de yer almasıyla, öngörülebilir davranışlardan azami kaçınılarak olabilir her türlü saldırı çeşidinin kullanılarak, beklenilmeyen yöntemlerle avantaj elde edebilmektir. Bu felsefe ile her ne kadar yeni yöntemlerin de uygulanıyor olması Hibrit Savaş’ının yeni bir savaş tekniği olduğu anlamı verilmesini gerektirmediği [7] şeklinde yorumlanmaktadır.

Tarihin her evresinde zamanın konseptine uygun savaş teknikleri, kuralları ve istihbarat yöntemleri uygulanmıştır. Çinli komutan, filozof ve askeri bilge Sun Tzu (M.Ö 544-473)’ nun; “sadece yedi nota bulunmasına karşın bu yedi notanın karışımından pek çok melodi yaratılır, sadece beş ana renk (mavi, sarı, kırmızı, beyaz ve siyah) olmasına karşın bu beş rengin karışımı ile sınırsız renk üretilebilir, sadece dört tat (acı, ekşi, tatlı, tuzlu) bulunmasına karşın bu dört tadın karışımları ile sonsuz lezzet ortaya çıkar” yaklaşımları üzerinden hareketle, Hibrit Savaş kavramının eski zamanlarda, değişik coğrafyalarda ve zamanın ruhuna uygun stratejilerle uygulandığını göstermesi[8] açısından önem arz etmektedir.

Sonuç olarak;

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak çok hızlı gelişen ve buna bağlı olarak değişen dünyada, klasik savaş tekniklerinin de değişmesi kaçınılmaz olmuştur. Konvansiyonel güçlerle birlikte devlet dışı aktörler ile yeni akım basın ve medya kuruluşları da değişimden etkilenmekte ve birçok unsurlarla senkronize bir şekilde, yaşanan savaşlarda etkin olarak kullanıldıkları görülmektedir. Dolayısı ile bu kadar komplike sistemlerin ve bilgi akışının medya ile birlikte kullanılarak yürütülen Hibrit Savaş’ların bölgesel ve küresel etkileri de doğru orantılı olarak büyük olmaktadır.

2010’da Tunus’ta başlayan “Arap Baharı” olaylarının sirayet ettiği bölge ülkeleri, yaşanan toplumsal olayları bir şekilde atlatılabilmiş olsa da Suriye, Libya ve Yemen’de iç savaş şeklinde halen devam etmektedir. Arap Baharı olaylarının; sirayeti, seyir ve sonuçları itibariyle Hibrit Savaş tanımlamasında geçen şartları taşıdığı görülmektedir.

Şartlar gereği Türkiye’nin de müdahil olduğu Suriye ve Libya’da yaşanan olaylarda yer alan tarafların vekalet savaşları tekniği ile endirekt olarak sahada mücadele eden tarafları desteklerlerken uygulanan yöntemler Hibrit Savaş konseptinde olmaktadır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’de kıta sahanlığı ile Münhasır Ekonomik Bölge mücadelelerinde şimdiye kadar sıcak bir çatışma yaşanmamış olsa da mücadele teknikleri incelendiğinde Hibrit Savaş tekniklerine maruz kaldığı görülmektedir.

Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in Ulusal Savunma Danışmanı Alexandros Diakopoulos, 3 Ağustos 2020 günü Türkiye ile Yunanistan arasında devam eden sorunları değerlendirirken yapmış olduğu açıklamada “…Türkiye sınırında Hibrit Savaş yaşadık…” sözleriyle [9] iki ülke arasında yaşanan mücadelelerinin adını da koyduğu görülmektedir.

Türkiye’nin bölgesel güç olma hamleleri sadece mücadele içerisinde olduğu ülkelerle sınırlı kalmadığı görülmektedir. Yaklaşık 70 yıldır NATO içerisinde birlikte yer aldığı başta ABD olmak üzere dost(!) ve müttefik(!) ülkeleri de rahatsız ettiği muhakkaktır. Olay sadece NATO ülkeleriyle de sınırlı değildir. Yanı başındaki İran, Ermenistan, Rusya ve Bulgaristan ile de gerek bölgesel gerek küresel ölçekli mücadeleleri gizli/aşikâr şekillerde süregelmektedir. Bu mücadelelere bir bütün olarak bakılarak değerlendirmeye tabi tutulduğunda Hibrit Savaş tanımına uyan birçok unsura rastlanıldığı görülecektir.

Son söz olarak; Türkiye karar alıcı mekanizmalarının Libya, Suriye, Doğu Akdeniz ve Ege sahalarında devam eden ve önümüzdeki süreçte olması muhtemel Hibrit Savaş’larına karşı hazırlıklı olması Türkiye’nin bölgesel güç olarak etkinliğinin devam edebilmesi için önem arz etmektedir.     

İsmail CİNGÖZ; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. cingozismail01@gmail.com

 

[1] Eylem OKUMUŞ; “Hibrit Savaş Nedir?”, Global Savunma, 05.03.2020. https://globalsavunma.com.tr/hibrit-savas-nedir.html

[2] Buğra NALCI; “Yeni Dünya Düzeninde Hibrit Savaş”, Stratejik Ortak, 02.08.2020.

[3] Time Türk; “Hibrit Savaş (Modern Çağ Savaşları) Özellikleri Nedir? Suriye'de Hibrit Savaş Var Mı?”, 02.03.2020.

[4] Buğra NALCI; “Yeni Dünya Düzeninde Hibrit Savaş”

[5] Time Türk; “Hibrit Savaş (Modern Çağ Savaşları) Özellikleri Nedir? Suriye'de Hibrit Savaş Var Mı?”

[6] Time Türk; “Hibrit Savaş (Modern Çağ Savaşları) Özellikleri Nedir? Suriye'de Hibrit Savaş Var Mı?”

[7] “Savaşın Değişen Modeli: Hibrit Savaş”, Editörler; Yücel Özel, Ertan İnaltekin, Çeviren; Melih Arda Yazıcı, Milli Savunma Üniversitesi, İstanbul, 2018.

[8] Umut Burhan ŞEN; “Hibrit Savaş”, Sahipkıran, 09.12.2019.

[9] Sabah; “Son Dakika: Almanya'dan Yardım İsteyen Yunanistan Yine Zırvaladı! Türkiye'ye Küstah Sözler: Eğer Olay Çirkinleşirse...”, 03.08.2020.

 

NOT: Bu makale 05.08.2020 tarihinde Ticari Hayat Gazetesi’nde yayınlanmıştır.